Tarkan’ın 2010 Kültür Başkenti açılış konserinde giydiği ceketin yaratıcısı Ceyda Balaban: “Daha salaş ve serseri bir Tarkan yaratmak istedim. Zaten adam o kadar yakışıklı ki allayıp pullamaya gerek yok”
Tarkan’ın İstanbul 2010 Kültür Başkenti açılış gecesinde Taksim’de verdiği konserdeki performansı kadar üzerindeki deri ceket de konuşuldu. Basında “Üç günde İtalya’da özel olarak üretilmiş, üzerinde 6 bin metal çivi varmış. Tasarımcısı da sırf bu iş için Londra’dan getirilmiş” gibi haberler çıktı. Biz de bu ünlü ceketin izini sürdük ve yaratıcısı Ceyda Balaban’a ulaştık.
Balaban 33 yaşında. Üniversiteden beri çalışıyor; yönetmen yardımcılığı, asistanlık, organizatörlük, menajerlik ve stilistlik yapmış. Bir süredir hem Londra hem İstanbul hem de Los Angeles’ta yaşıyor. Bu yüzden “Uçakta yaşıyorum, hayatım onların içinde geçiyor” diyor. İki yıldır dünyaca ünlü şarkıcı Kelis’in stil danışmanlığını ve kreatif direktörlüğünü yapıyor. Kenan Doğulu’nun “Festival” ve “Patron” albümlerinde sanat danışmanlığını yapan da, Yalın’ın ilk ve son albümlerindeki imajını belirleyen de, Gülşen’in sapsarı saçlarının sorumlusu da o. Şimdi de Tarkan ile çalışıyor.
Tarkan o büyük konserde sizin tasarladığınız çivili ceket giydi...
Evet, o günden beri telefonlarım susmuyor. Facebook’tan, Twitter’dan mesajlar yağıyor. “Ne hissediyorsun?” dersen cevabım “Sevinçten ağlamak istiyorum” olur. Çünkü ben bu işi ilk günkü heyecanıyla yapıyorum. Tarkan’ın ceketiyle de aynı şey oldu. O gün sanki ben sahneye çıkacakmışım gibi heyecanlıydım.
“İşe Tarkan’ın saçını keserek başladık, devam edeceğiz”
Tarkan’la önceden tanışıyor muydunuz?
Ahmet San döneminden beri birbirimizi gıyaben tanırız ama ilk kez bu projede bir araya geldik. O tam bir beyefendi. Kibar, yakışıklı çok nefis bir adam. Konuşsun karşında saatlerce, sıkılmaz dinlersin. Onunla çalışmak harikaydı o yüzden. Çok iyi anlaştık, kafalarımız da uyuştu. Ona biraz daha salaş, serseri ve doğal bir Tarkan görmek istediğimi söyledim. Onayladı. Zaten adam o kadar yakışıklı ki allayıp pullamaya gerek yok. Doğal hali yeterli.
Beraber çalışmaya devam edecek misiniz? Bundan sonra nasıl bir Tarkan göreceğiz?
Devam edeceğiz çünkü çok iyi anlaştık ama bir ceket diktim diye ortaya çıkıp “Bundan sonra Tarkan böyle olacak, şöyle olacak” diyemem. İşe saçlarını keserek başladık, devam edeceğiz. Bakalım ortaya nasıl bir şey çıkacak.
İmaj danışmanlığı, sanat yönetmenliği, stilistlik, kişiye özel tasarım yapıyorsunuz. Bu birçok şeyi kapsıyor. Size “Ne iş yapıyorsunuz?” desem, cevabınız ne olur?
Reklam ajanslarında kreatif direktörler vardır ya; sanatçıları birer proje gibi değerlendirirsek ben de o kreatif direktörlerin işini yapıyorum. Sanatçı nerede ne giymeli, nasıl fotoğraf çekimleri olmalı, albüm kapağı ve içi nasıl tasarlanmalı, hangi renkler, fontlar kullanılmalı, saçı nasıl olmalı... Bu konularda danışmanlık yapıyorum.
Nasıl başladınız?
Galatasaray Üniversitesi’nde sinema-televizyon okurken tesadüfen Ahmet San’la tanıştım ve asistanlığını yapmaya başladım. Rolling Stones, Ricky Martin konserlerinin falan yapıldığı dönem. Böylece hem organizatörlük hem de menajerlik konusunda deneyim sahibi oldum. Derken Elle dergisi yayına başladı. Bir arkadaşım moda asistanı aradıklarını söyledi. Hemen başvurdum. Kısa bir süre asistanlık yaptım, ardından da derginin stil sayfalarından sorumlu oldum. Tam bu sıralarda bir düğünde yine tesadüfen Kenan Doğulu ile karşılaştım. Bana “Gel menajerliğimi yap” dedi. Böylece bir anda Doğulu Productions’a bağlı tüm sanatçıların menajerliğini üstlenmiş oldum. Kenan, MFÖ, Bengü... İşin moda kısmına da Bengü ile el attım. “Güller Soluyor” klibinde sanat yönetmenliği ve stilistlik yaptım. Başarılı olunca diğer sanatçılarla da çalışmaya başladım.
“Sanatçıların üzerine yapışmış imajı değiştirmek bir hayli zor”
Mesleğinizin en zor kısmı ne?
En zor şey, çalıştığım isimlerin ünlü sanatçılar olması. İki yıldır Kelis’in stil danışmanlığını yapıyorum. Türkiye’den Kenan Doğulu, Yalın, Hepsi ve şimdi de Tarkan. Tüm bunlar milyonlara mal olmuş isimler. Yapacağım en ufak hata göze batar, kariyerimi dahi sonlandırabilir. Bir sanatçıyla çalışmaya başladığınızda onun size gelene kadarki imajıyla da başa çıkmanız gerekiyor. “Bu adam ya da kadın nasıl biridir?”, “Şimdiye kadar hayranları onu nasıl gördüler?”, “Üzerine yapışmış olan imajı negatif tepki almadan nasıl ve ne kadar değiştirebilirim?” gibi sorular kafamda dolanıyor. Bu çok stresli bir iş. Karşınızdaki insanı iyi anlamanız, çok iyi gözlemlemeniz gerekiyor.
“Kimsenin ölçüsünü almam, bir defa bakmam yeterli”
- Tarkan’ın ceketini çok özel bir deriden yaptık. Tarkan rahat hareket etsin diye tüy gibi hafif, konserde yağmur yağar diye suya dayanıklı ve serseri imajını desteklemesi için eskitilmiş. Adamo Deri ile çalıştık.
- Ayakkabısını, jean’ini, kemerini ve eldivenleri İngiltere’deki asistanıma aldırdım.
-Ceketi göz kararı diktirdim. Tarkan’ın ölçüsünü almadım.
Zaten kimsenin ölçüsünü almam.
Bir kez bakmam yeterli.
-Çivileri çakanları iki gün uyutmadım. Atölyeden arayıp “Ceyda hanım 300 oldu” diyorlar, “Devam edin” diyorum. “600 oldu” diyorlar, “Devam” diyorum. En sonunda aradılar “6 bin oldu Ceyda hanım delirdiniz mi?” diye. Dedim “Mühim değil, Tarkan’a dikiyoruz. Çakın siz.”
-Konser günü yollar 16.30’da kapanıyordu, ceket 16.00’da geldi. Heyecandan öldüm. Tamam, yanılma payım yok ama karşımdaki de Tarkan. Neyse, giydi cuk diye oturdu. Döndü bana “Yak bir sigara” dedi.
Cuma Şub. 26, 2010 1:14 am